Ritzer’in “Tüketim Katedrallerindeki Süreklilik ve Değişim” alt başlıklı bu kitabı temelde dünyanın tüketim alışkanlıklarımıza bağlı olarak şekillendiğinin bir ispatı niteliğinde. Kitap, tüketici olarak bizler tüketim alışkanlıklarımızı etkilemeye, değiştirmeye aslında manipüle etmeye çalışan reklamcıların değil de gerçek ihtiyaç ve isteklerimiz doğrultusunda tüketim yaptığımız takdirde dünyayı değiştirebileceğimiz umudunu taşıyor benim nezdimde. Lakin kapitalizmin her çöküş evresine yakın zamanda kendini yenileyerek yeniden kabul ettirme yeteneği ve gücü özellikle alışveriş merkezleri özelinde kitapta fazlası ile irdelenmiş bir mesele. Kitabın ilk basım yılı 2000, sonrasındaki baskılarda ek ve güncelleştirmeler yapıldığı ifade edilse de internetten alışverişin ve sosyal medyanın bugünkü etkisi kitapta kendine pek yer bulmamış. Başta ABD olmak üzere, her şeyin birlikte sunulduğu büyük ölçekli alışveriş merkezleri, perakende satıcıları ve Las Vegas kumarhanelerinin insanları büyüleyen mekânsal büyüklükleri ve içerikleri ile ilgili detaylara yer veren yazar bu mekanları ziyaret eden insanların büyülenmemesinin imkânsız olduğu görüşünde. Zaten bu tür yerlerin detaylı planlanmasındaki temel amaç ziyaretçilerini büyüleyerek daha fazla alışveriş yapmalarını teşvik etmek. Kurgu ve tasarım zamanın ve mekânın unutturularak daha fazla alışveriş yapılmasını sağlamak üzerine. Bu tür yerlerde saatlerin ve dışarıyı görecek camların yokluğu ya da azlığı elbette ki bilinçli bir tercih. Giriş-çıkışların, merdivenlerin, oyun, eğlence, yeme-içme mekânlarının tasarımı da hep daha fazla alışveriş yapılmasını sağlamak üzere planlanmış. Genelde bildiğimiz konular elbette bunlar lakin kitapta somut örnekleri ve işleyişlerini görünce hatta onlara rakip doğal alanların ve milli parkların bile benzer yöntemler ile tüketiciye hitap etmeye çalıştığını görünce giderek her şeyin bir simülasyon olduğuna ve yapaylığına daha fazla inanıyor insan. Kitabın son bölümlerinde Edward Soja ve beşeri coğrafyaya önem vermesi ve atıf yapması da coğrafyacılar için güzel bir mesele. Genel itibari ile kitap çok etkileyici olmasa da dünya üzerinden verdiği örnekler ile bu konulara ilgisi olanların ufkuna katkı yapacak nitelikte.
Kitaptan birkaç alıntı yapacak olursak;
ABD dünyanın en büyük alışveriş merkezi…
Üniversite de bir eğitsel tüketim aracı olarak görülebilir. Bugünlerde birçok kampüs modası geçmiş ve sönük yerlerdir.
Yalnızca işçileri kontrol etmek yetmez. Tüketiciler kapitalizmde o kadar önemli bir rol oynamaya başladı ki kendi kendilerine karar almalarına izin verilmezdi. Sonuçta insanların kara almalarına “yardımcı olmak” üzere tasarlanmış modern reklamcılık gelişti.
Piyasa çocukları kısa pantolonlu tüketicilere dönüştürdü. Kuşkusuz çocuklar büyüyünce yetişkin tüketiciler olacak ve çoğu sonunda çocuk yaparak döngüyü sil baştan başlatacaktır.
Kamuoyu anketleri tüketimde ve maddi mülklerde artış olmasına karşın Amerikaların eski kuşaklardan daha mutlu olmadıklarını ileri sürüyor.
Ne kadar çok şeye sahip olursanız o kadar çok harcar ve o kadar çok borç altına girersiniz.
Romantik kapitalizm için merkezi önem taşıyan şey tüketimdir. Özellikle tüketicilerin fantezilerine büyük önem atfeder.
Tüketimin rüya dünyasında akıntıya kapılmış insanlar hem kendilerine neler olduğunu hem de içine batmış oldukları ekonomik sistemin gerçeklerini göremezler.
Modern bireyler yalnızca ekonomik zorunluluğun “demir kafesi”ini değil, birbirine dönüşmeye çalışan romantik hayaller şatosunu da barındırlar içlerinde.
İnsanın yerini insansız teknolojilerin alması çoğunlukla daha fazla denetime yöneliktir. Herhangi bir akılcılaştırılmış sistemde belirsizlik ve öngörülmezliğin başlıca kaynağı insanlardır.
İnternette gündüz ya da gecenin hiçbir göstergesi yoktur. Burada insan akıntıya kapılmıştır. İnsanın zaman duygusunu (ve parasını) kaybetmesi mümkündür hatta çok mümkündür. Yeni tüketim araçlarının daha fazla kar elde etmek için müşterinin zaman duygusunu manipüle ettiğini de unutmamak gerekir.
Eskiden yaşamak öncelikli olarak tüketimin üstündeyken yeni manzaralarda tüketim öncelik kazandı.
Ezginin Günlüğü, Herkes Gibisin