“Savaş Sanatı” kitabı kolay ve hızlı okunacak bir kitap, normal bir okuyucu için yaklaşık bir saat lakin kitabın önemi “insanlık tarihinin en eski ve üzerinde en fazla tartışma yapılmış strateji eseri” olmasından kaynaklanıyor.
Sunuş bölümünde kitabı çeviren Giray Fidan “Hayat aslında sevinç ve hüznün bir karışımı” cümlesi ile aslında kitabın özüne de atıfta bulunuyor sanki. Sevinçlerimiz yaşamdan ve yaşamaktan, hüzünlerimiz ise savaşlardan ve ölümlerden kaynaklı değil mi? En çok da yaşama sevincimizi öldüren meselelerden. Lakin Fidan kitabı çevirmesi için teşvik eden hocasının çeviri sürecinde ölümü üzerine yazmış bu satırı.
Siyaset, uluslararası ilişkiler, tarih, jeopolitik ve elbette siyasi coğrafya ile ilgilenenlerin de sıklıkla atıfta bulunduğu kitaplardan biri. Eserin geçmişi Çin’in savaşan beylikler dönemine (MÖ 403- MÖ 221) kadar uzanmaktadır. Çok kültürlü, çok dilli, çok milletli ve de beylikler şeklinde 148 küçük devletin oluşturduğu Zhou Hanedanın merkezi otoritesinin zayıfladığı ve kontrolü kaybettiği sadece sembolik bir gücünün kaldığı zamanlara. “Savaş Sanatı” Song Hanedanı döneminde bütün askeri klasiklerin atası, Batı’da en önemli strateji eserlerinden biri olarak görülmüştür.
Kitapta dikkatimi çeken altı çizili satırlardan;
Talimatlar açık değilse, emirler anlaşılmıyorsa bu komutanın suçudur.
“Yol” denen şey halkı yöneticisi ile aynı düşünceyi paylaştırır. “Yer” denen şey uzaklık/yakınlık, tehlike/güven, genişlik/darlık, kurtuluşsuzluk/kurtuluştur. (Sun Zi burada savaşı ölüm kalım, var olup olmama meselesi olarak görüyor yol, gök, yer, komutan ve kural olmak üzere beş maddede açıklıyor)
Savaş kandırmacalı bir iştir. Yemle ve kandır, kargaşa çıkart ve ele geçir, dirençliyse ona göre hazırlan, güçlüyse ondan sakın, sinirliyse onu kızdır, tevazu göster ki gerçek sanıp mağrurlaşsın, dinleniyorsa rahatsız et, aralarında birlik varsa ayır, beklemediği anda ortaya çık.
Ekonomi iflas edince acilen zorla özel vergiler tahsil edilmeye başlanır. Güç tükenir, elde avuçta bir şey kalmaz, ülke haklı, her aile dara düşer. Böylece giderlerin onda yedisi halkın omuzlarına yüklenir. Bu nedenle akıllı komutan yiyeceğini düşmandan sağlamaya dikkat eder.
En iyisi savaşmadan baş eğdirmektir.
En iyi askeri strateji taktik saldırıdır, ikincisi bağlantılara, bir sonraki askeri güce saldırıdır, en sonuncusu kentlere saldırıdır. Kentlere saldırı başka çare kalmadığı takdirdedir.
Bir hükümdar üç durumda askerin başını derde sokar;
- Ordunun düzenini bilmeden askerin iç içlerine karışması ve ordunun kafasını karıştırması
- Ordunun hiyerarşik sistemini bilmeden orduyu yönetmesi, askerlerin kuşku duymasına neden olması
- Askerin kafası karışır, kuşku duymaya başlarsa yerel beyler bu durumdan yararlanıp çıkar gelir. İşte bu ordu içinde kargaşaya neden olup yenilgiyi davet etmek demektir.
Karşısındakini ve kendini bilen hiçbir savaşta tehlikeye düşmez, karşısındakini de kendini de bilmeyen her savaşta tehlikeye düşer.
Eskilerin iyi savaşçıları önce yenilmezliği sağlar, ondan sonra düşmanın yenilebilirliğine bakardı. Baş edilmezlik kendimize, baş edilebilirlik düşmana bağlıdır.
Zafer önceden görülebilir ama yaratılamaz. Hata yapmayarak savaş kazanılır.
Girilmemesi gereken yollar, üzerine gidilmemesi gereken askerler, saldırılmaması gereken şehirler, mücadeleye gerek olmayan yerler, yerine getirilmeyecek hükümdar emirleri vardır.
Düşman konuşmalarında alttan alıyorsa hazırlık yapıyor demektir, saldıracaktır. Düşman yüksekten atıyor ve üstümüze geleceğini söylüyorsa geri çekilecektir.
Kamplarında kuşlar toplanmışsa orası boşalmış demektir. Bayrak ve flamaları birbirine karışmışsa birliklerinin kargaşa içinde olduğunun göstergesidir, subayları çabuk kızıyor ve sinirliyse savaştan usanmış olmalarını gösterir.
Casus kullanmanın yolunu bilmeye hikmet denir ve hükümdarın hazinesidir. Bilge olmayanlar casus kullanmazlar, insancıl ve adil olmayanlar casuslardan faydalanmazlar, zeki olmayanlar casusların getirdikleri bilgilerden yararlanmazlar. Bu ne maharettir ne hikmettir.
Akıllı bir hükümdar sağduyulu, iyi bir komutan ise dikkatli olmalıdır. İşte bu ülkeyi ve orduyu korumanın yoludur.
Düşmanını ve kendini tanı ki tehlikesiz bir zafer kazan, göğü ve yeri tanı ki her savaştan zaferle çık.