Roma deyince neden akla önce savaş ve barbarlık gelir ki… Romalıların Dünya’ya hakim olmasında askeri güçlerinin yanı sıra bilim ve felsefede ileri giden düşünür ve imparatorları olduğu bir gerçek. Machiavelli’nin “Beş iyi Roma İmparatorunun sonuncusu” olarak saydığı Marcus Aurelius’un bu kitabı bize çok iyi bir yaşam rehberi niteliğinde. İyi’nin ve kötü’nün doğasına, evrendeki ve yeryüzündeki her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğuna dair öğretisi mutluluk, haz ve acı karşısında tavırlarımızı belirlerken bize aklımızın ve zihnimizin kapasitesini görmemizi öğütlüyor. Bir önceki paylaştığım Nietzche’nin Zerdüş’tün aksine toplum içinde kalmanın (Zerdüşt’te çok istiyor lakin insanlar iş’te) insanın, insan olma vazifesi olarak görüyor. Kişinin kendi yönetici ilkesi, doğa ve Tanrı(lara) olan inancı özellikle de aklı ve zihni ile tüm zorlukların, acıların üstesinden gelme yeteneğine sahip olduğunu söyleyen Aurelius’un bu kitabını okurken kaleminizi yanınızdan ayırmayın… Çok çizeceksiniz… Altı Çizili Satırlar’dan…
“Kişilerin samimiyet kurdukları kişilere karşı sevgi ve şefkatten yoksun olduklarını öğrendim…”
“Tanrıların işleri öngörülerle doludur. Yazgının işleri doğadan ayrı değildir.”
“Dışarıdan başına gelen herhangi bir olay mı üzüyor seni? İyi bir şey öğrenmek için kendine boş vakit yarat ve aylak aylak gezinmeye son ver.”
“Başka birinin ruhundakileri izleyip anlamadığı için bedbaht olana pek rastlanmaz fakat kendi ruhunu yakından takip etmeyenlerin bedbaht olması kaçınılmazdır.”
“Her şey sanıdır…”
“Kamu yararına değilse, hayatının geri kalan kısmını başkaları hakkında düşünceler ile yıpratma”
“İnsanın yaşamı sınırlıdır, varlığı akışkandır, eğilimi belirsizdir, tüm bedeni çürümeye yatkındır, ruhu girdap gibidir, kaderi anlaşılmaz ve ünü muallaktır. Kısacası tüm benden bir nehir gibidir, ruh ise rüya ya da hülya gibidir..”
“İnsanlar kır evlerinde, deniz kenarlarında ve dağlarda inzivaya çekilecek yer arar, sen de buna şiddetli bir özlem duyuyorsun. Fakat bu özlem çok cahilcedir. İnsan dilediği zaman kendi içinde inzivaya çekilebilir. Üstelik kendi ruhundan daha huzurlu, daha sakin hiçbir yer bulamaz, özellikle de kendinde inzivaya çekildiğinde ona huzur verecek şeylere sahipse. Huzur dediğim zarif bir düzendir aslında.”
“Gerçekleşen her şey adilane gerçekleşmiştir.”
“Başına gelen şeyler adil, cömert, gösterişsiz, aklı başında, telaşsız, dürüst, mütevazi, özgür olmanı, insanın kendine has doğasını var eden diğer bütün özelliklere sahip olmanı engelleyebilir mi? Bu bir talihsizlik değil aksine yiğitçe katlanmak talihtir.”
“Bütüne faydası olmasaydı insanın başına hiçbir şey gelmezdi…”
“Huzur istiyorsan pek az şey yap. Yalnızca iyi şeyler gerçekleştirmek huzuru sağlamaz daha az şey yapmak da sağlar. Söylediğimiz ve yaptığımız şeylerin gereksiz olanlarından vazgeçersek hem boş zamanımız hem huzurumuz artar.”
“Bilgeliğin sadece adil davranmakla geleceğine inanmıyorsun hala…”
“Bir cesedi sırtlanmış ufacık bir ruhsun sen…” Epiktetos
“İnsanlar en kesintisiz ilişkide oldukları şeyle hep uyuşmazlık içerisindedir yani evreni idare eden akılla…”
“Ruhu dolduran düşüncelerdir… Düşünebilen canlının iyiliği toplumdadır. Biz insanların toplum için yaratıldığı uzun zaman önce ortaya kondu.”
“Evrenin aklı toplumsaldır…”
“Yalın, yozlaşmamış, yüce, dürüst, adil, tanrılardan korkan, merhametli, sevecen, işlerini hevesle yapan biri olmaya özen göster.”
“Zanaatkarların herhangi bir işi, zanaattan anlamayan bir kişinin isteğine göre nasıl uyarladıklarını, yine de hiçbir şeyi anlamayanın istediğinden daha aşağısını yapmayıp zanaatın ilkesine sadık kaldıklarını ve işlerinden uzaklaşmaya katlanamadıklarını görmüyor musun?”
“Başımıza gelen her şey bütüne yararlıdır. Kovana yararlı olmayan arıya da yararlı değildir.”
“İyi işler yaparken bile kötü şöhret edinmek kralın kaderidir.”
“Evrenin ne olduğunu bilmeyen birisi, kendisinin nerede olduğunu da bilemez. Evrenin ne için var olduğunu bilmeyen, evreni de kendini de bilemez. Bu sorulardan herhangi birinden kaçınan birisi, kendi yaratılış amacını da bilemez.”
“İnsanlar birbirleri için yaratılmıştır. Ya eğit onları ya da katlan.”
“Adaletsizlik tanrılara karşı saygısızlıktır. Yalan söyleyen biri de tanrıların en büyüğüne karşı aynı saygısızlığı yapmaktadır. Doğa hakikat olarak adlandırılır ve her şeyin ilk nedeni hakikattir. “
“İyi bir şeymiş gibi haz peşinde koşan birisi de, kötü bir şeymiş gibi acılardan kaçan birisi de tanrılara saygısızlık etmektedir.”
“Eğitimli ve alçakgönüllü biri, her şeyi veren ve her şeyi alan doğaya, “Dilediğini ver, dilediğini al” der. Fakat meydan okurcasına değil, doğaya itaatkar ve sade bir bağlılıkla söyler”
“Nasıl iyi bir insan olunacağı hakkında daha fazla konuşma öyle biri OL…”