Geçen hafta sonu köyümde bir hurma ağacının fotoğrafını çekerken rüzgarla öyle güzel dans ediyordu ki bu yaprak dikkatimi ve ilgimi çekti. Fotoğrafçılık adına güzel bir kare yakaladığım düşüncesi ile hemen o anı ölümsüzleştirmeye karar verdim ve tabi o akşam sosyal medyada da paylaştım. Artık kışa, düşmeye hazırlanan bir yaprağın son ama en güzel demlerinden bir kare oldu benim için. Ki çokça yakını, dostu, arkadaşı aynı güzelliği toprakla paylaşmıştı. Sosyal medyada paylaştıktan sonra fotoğrafa biraz daha dikkatli bakınca aslında her yaprakta bir dünya olduğu düşüncesi sardı, sarmaladı beynimi. Yaprağın ortasından ana bir damar, dost doğru ve kararlı bir şekilde sona ulaşıyor. Bu dünyada doğumundan ölümüne hep doğru yolda dimdik duranları temsil ediyor benim için. Ama tek ve doğru yol bu mu? Her insanın bu şekilde yaşamını sürdürmesi mümkün mü? Elbette değil. Doğruları ve yanlışları ile günahları ve sevapları ile hepimiz insanız sonuçta. Ne geçmiş için ne gelecek için tasalanmaya gerek yok. Dursan da, yürüsen de, düş’sen de koşsan da yol senin, yol sensin. Mühim olan hangi sonu hedeflediğin. Yaprağa biraz daha detaylı bakınca ana damardan sayısız başka damarlar ve onlardan da yüzlerce, binlerce, milyonlarca başka başka, bambaşka küçük damarlar ayrılmış. Tabi gözle görebildiğimiz bunlar, belki mikroskop ya da gönül gözü ile bakabilsek çok başka şeyler de görebiliriz ki o enginlikte değiliz. O fark edişten sonra yaprak dünyayı, damarlarda yolu temsil etmeye başladı benim için. Tabi yoldan kasıt insan aslında. Her insanın bir yolu var bu dünyada. Ne de olsa hepimiz misafir, hepimiz yolcuyuz. Son aynı olsa da tek bir son yok aslında, bakarsan eğer yaprağa. Kimi küçük bir dere misali akarsuya kavuşunca huzur buluyor, kimi akarsu denize kimi ise ancak bir okyanusa kavuşunca. Kimi kendi küçük havzasında mutlu, kimine dünya havzası dar geliyor ve sonsuzluğa karışmak istiyor bir vakit, tez vakit. Düş’ünün ki bu yapraktan bir ağaçta bile yüzlerce, binlerce var. Yeryüzünde insan sayısı kadar çeşitlidir insan. Benzemez kimse ne sana ne bana, benzemez insan insana… Sezen Aksu’nun deyimiyle herkes “aykırı açan bir çiçek” aslında…