Modern felsefenin kurucularından biri olarak görülen ve sağlığında yayınlanmasına izin vermiş olduğu dört kitaptan biri olarak Ruhun Tutkuları kitabında Descartes tutkuları bir hatip ya da ahlak felsefecisi gibi değil, bir fizikçi olarak ele almıştır. Ruhunun tutkuları olan şeylerin aslında bedenin eylemleri olduğunu, tutkuları insan bedeni, organları ve kanın akışı ile ilişkilendirerek açıklayan Descartes tutkular ile ilgili yazı yazma meselesine zeki ve bilgili mektup arkadaşı Prenses Elizabeth’in duygusal çalkantıların pençesine düştüğü sırada filozoftan yardım istemesi ile başlamış. Ruhun onunla hiçbir ortak noktası olmayan bedende varlığını nasıl devam ettirdiği meselesini çözme isteği Descartes’i mizaçtaki değişiklikleri analiz etmeye ve yalnız ruha ait olan duyguları ayırt etmeye götürmüştür. Descartes prensese yazdığı ilk mektuptan itibaren ruh ile bedenin birlikteliğini ilk kavram (notion primitive) olarak ifade etmiş ve düşünmeyi (cogitatio) metafiziğin ilk kavramı olarak belirtmiştir. Kitap ilk bölümde bedenimizi bir makine gibi ele alırken, Descartes ruhun gücünün hakikatin bilgisinde yattığını düşünmektedir. Descartes’e göre “en zayıf ruhlu kimseler bile tutkuları terbiye etmek ve onları yönetmek için yeterince uğraşırlarsa tüm tutkuları üzerinde mutlak bir egemenlik elde edebilirler.” Kararlılık ve azmin Kartezyen ahlakta önemli olmasının nedeni iradenin ruhta iktidarı ele geçirmesi ile ilgili olup bütün mesele özgürlüğün doğru kullanımı ile ilgilidir ve yüce gönüllülük ile birleştiğinde yüksek ahlaki erdemler doğacaktır. Tutkuların bedensel etkilerini iyi bir cerrah titizliğinde inceleyen Descartes “bu yaşamdaki tüm iyilikler ve kötülükler yalnızca tutkulara bağlıdır” ilkesi doğrultusunda öfke, kızgınlık, vicdan azabı, yarışma, kıskançlık, alay, umut, kaygı, korkaklık, iğrenme, sevinç, utanmazlık gibi çok sayıda meseleyi tutkular üzerinden açıklamıştır. Özgür irade konusunda Voltaire’den sert eleştiriler alan Descartes’in tutkularımızı derinlemesine incelediği bu kitabı insanları doğru anlama ve insanımızı (kendimizi) keşfetme adına önemle üzerinde durulması gereken bir eserdir.
Kitaptan alıntılar…
“Bir özneye göre tutku olan her zaman bir başka bakımdan eylemdir…”
“Yalnızca altı tane temel tutku vardır. Hayranlık, sevgi, öfke, arzu, neşe ve keder. Diğer tüm tutkular ya bunların karışımı ya da bir türüdür.
“Hakikatin bilgisi olmaksızın ruhun gücü yeterli değildir…”
“İrade doğası gereği öyle özgürdür ki asla zorlanamaz…”
“Bedendeki düzensizlik iradenin özgür olmasını engeller. Dünyanın en bilge kişisinin beden yapısı onu buna eğimli kıldığında kötü düşler görmekten kendini alamaz…”
“Kararsızlıktan kurtulamadığımız halde bir eylemde bulunmaya karar verdiğimizde bu vicdan azabı doğurur…”
“İyi yönetildiği takdirde tutkuları üzerinde mutlak bir iktidar kazanamayacak kadar zayıf bir ruh yoktur. “
“İyilikten kaynaklanan neşe ciddidir, oysa kötülükten kaynaklanan neşeye gülme ve alay eşlik eder…”
“Sevgi ruhun bir heyecanıdır…”
“Arzu zıddı olmayan bir tutkudur…”
“Keder nahoş bir rehavettir…
“Üstün insanların saadetine haset kadar zarar veren başka bir kötülük yoktur…”
“Her insana karşı iyi niyet beslemek yüce gönüllüğün bir parçasıdır…”