Zaman, mekân ve olaylar değişse de insanlık tarihi boyunca insanların kendileri ve birbirileri olan ilişkileri pek değişmeyecek sanki. Gerçi insanlığın gerek çevresel gerekse teknolojik koşullar dolayısı ile bir dönüm noktasında olduğunu iddia eden çok sayıda bilim insanı da yok değil. Şahsen bende dünyanın ve insanlığın bir değişim ve dönüşüm zamanlarından geçtiğini düşünenlerdenim. Dünya ve insanlık bu değişim tünelinden nasıl, nereye çıkar belli değil. Ayrıca bu durum kendimizle ve diğer insanlar ile olan ilişkilerimizi nasıl etkiler elbette bugünden öngörmek pek mümkün değil lakin ne kadar imkâna kavuşursak kavuşalım kendimizi daha yalnız hissedeceğimiz kesin. Bir taraftan sistem en güzel vaatleri ile insanı kendine gönüllü tutsak ederken diğer taraftan teknoloji insanı avutmak (ticari nedenler ile elbette) için her türlü imkânı seferber ediyor (black mirror bölümleri ufuk açıcı olabilir bu konuda). Lakin insan özünde insan olduğu müddetçe, ki hep öyle olacak unutsa bile, ne kadar robotlaşmış olursa/olacak olursa olsun damarlarında taşıdığı kan doğal olduğu sürece beden, akıl, kalp ve ruh arasında iletişimin kesilmesinin mümkün olmadığını düşünenlerdenim. Bugün okuduğum “bilim insanları insan beynini kan damarları yoluyla bir Windows bilgisayara bağladı” haberi her ne kadar neyin ne kadar mümkün olup, olmayacağını sorgulatsa da en azından yaşadığım süre boyunca insanlık çağının devam edeceği varsayımı ile eskilerin kadim insanlık derslerine ilgim daha fazla artıyor. İş’te onlardan biri Schopenhauer ve kitabı Aforizmalar.
Kitap genel bir bölümlendirme ile insan yaşamına giriş yaptıktan sonra bir kimsenin ne olduğu, neye sahip olduğu, neyi temsil ettiği ile ilgili bölümler ile devam ediyor sonrasında ise öğütler, özdeyişler ve çağların farklılığı üzerinde duruyor. İnsanın aklını da gönlünü de ferahlatan bir kitap olarak değerlendiriyorum Aforizmlar’ı. Zira çoğu düşünür ve filozofun eserlerinde de görebileceğimiz gibi toplumların benzer süreçlerden benzer davranış kalıpları ile geçtiğini görmek içinden geçtiğimiz zamanları, zor zamanları daha yaşanılır ve tahammül edilebilir kılıyor. Zengin-fakir, güçlü-güçsüz, ünlü-ünsüz uçurumunun giderek arttığı günümüzde düşünen, çözüm arayan, daha iyi daha güzel bir dünya hayali kuranlar için bir içim nefes oluyor Schopenhauer. Biraz meraklandırmak, biraz heveslendirmek için altı çizili satırlardan örnekler vererek kitabın ne denli özel ve yaşam adına insana bilgelik katacak öyle çok cümle, paragraf, sayfa olduğunu göstermek isterim. (alıntılar ilk 30-35 sayfadan gözüme çarpanlar kitap 222 sayfa)
Altı’Çizili Satırlar…
“Kolay şey değildir mutluluk, kendimizde bulmak çok zor, başka yerde bulmak imkansızdır…” Chamfort
“Tüm sınıfsal ya da kökensel üstünlükler hatta asalet, zenginlik vb.; sahici üstünlükler karşısında, büyük bir zihin ya da büyük bir yürek, gerçek krallar karşısında rol icabı krallar gibidirler…”
“Herkes aynı ortamda yine de başka bir dünyada yaşar. Çünkü ancak kendi tasarımıyla, duygularıyla ve istenç devinimleriyle doğrudan bir ilişki içindedir. Herkesin içinde yaşadığı dünya, öncelikle kendi kendisini kavrayışına bağlıdır, bu yüzden kafaların farklılığına göre yönelir…”
“Herkes tıpkı kendi derisinin içinde olduğu gibi, kendi bilincinin içindedir ve dolaysız olarak kendi bilinci içinde yaşar. Bu yüzden dışarıdan pek de yardım edilemez…”
“Aptal birinin sersem bilincinde yansıyan tüm görkem ve hazlar, rahatsız bir hapishanede Don Kişot’u yazan Cervantes’in bilinci karşısında çok yoksuldur…”
“Kimse kendi bireyselliğinin dışına çıkamaz…”
“En yüksek, en çeşitli ve en kalıcı hazlar zihinsel hazlardır…”
“İç dünyası zengin insan tamamen yalnızken, kendi düşünceleriyle ve hayalleriyle eşsiz bir eğlence bulur…”
“Dünyaya adım atarken uyduğun yasa gereği, böyle olmalısın, kaçamazsın kendinden, bunu söyledi kahin kadınlar ve peygamberler bunu söyledi, ne zaman parçalayabilir ne de herhangi bir güç, yaşayarak kendini geliştiren, belirlenmiş biçimi…” Goethe
“Doğaya güvenilir paraya değil…” Aristoteles
“Çok gülen mutludur, çok ağlayan mutsuzdur. Bu yüzden neşeli ruh hali ne zaman gelirse gelsin ona tüm kapıları açmak gerekir…”
“Sağlığı feda etmek budalalıkların en büyüğüdür, her şeyi sağlığın yanında ikinci plana itmelidir…”
“Felsefede, politikada, edebiyatta ya da sanatta olağanüstü olan tüm insanlar melankoliktir…” Aristoteles
“İçsel boşluk zihinsel donukluktan kaynaklanır ki bu can sıkıntısının gerçek kaynağıdır…”
“İç dünyası zengin insan, her şeyden önce acı çekmemeye, kendini ihmal etmemeye, dinginliğe ve kendi başına kalmaya yönelecektir. Sakin, alçakgönüllü ama olabildiğince engellenmemiş bir yaşam arayacaktır. insanlarla kimi tanışıklıklardan sonra, kendi köşesine çekilecek ve hatta, büyük bir kafaysa eğer, yalnızlığı seçecektir. Çünkü bir kimse kendinde ne çok şeye sahipse o denli az şeye gereksinir ve ötekiler de o denli az onun olabilirler. Bu yüzden, zihnin kendi olağanüstülüğü, toplumdan uzak durmasına yol açar. Toplumun niceliğinin yerini nitelik alırsa, o zaman büyük dünyanın içinde yaşamak için çaba göstermeye bile değer…”
“Sıradan insanlar sadece zaman geçirmeyi düşünürler…” Aristoteles
“İnsanların birbirleriyle alışverişte bulunacakları düşünceleri olmadığı için, iskambil kağıdı alıp verirler, birbirlerinin parasını almaya çalışırlar… Ah acınası insanoğlu…”
“Her yerde sadece kendimize emanet olduğumuzdan, mutluluğumuzu da kendimiz yapar ya da buluruz…” The Traveller
“Mutluluk arzu edilen sonuca ulaşan, erdemli etkinliktir…” Stobaeos
“Kişi kendinde ne çok şeye sahipse başkalarında o kadar az şey bulabilir…”